(Rubi’ye Göre) Neden The Sims 3 değil de The Sims 4?

Evet… Bir rakibimiz olsaydı aynı oyunun farklı jenerasyonlarını konuşmak yerine rakipleri birbirine tokuşturuyor olurduk ama elimizde türünün tek bir örneği var. The Sims 1, The Sims 2, The Sims 3 ve The Sims 4… Oyuna The Sims 1 ile başlamış biri olarak, 2002’den beri Simsçiyim. Haliyle bu oyun, her yönüyle hayatımın bir parçası haline geldi. Baştan şunu belirtmeliyim ki, bir şeyleri kolay kolay eleştiremem, tabiatımda yok bu. Yani çekinmekten değil, eleştirecek bir yanını bulamadığımdan eleştirmem. Ve sanırım bu yüzden “inceleme / değerlendirme” anlamında, kötü olana değil de güzel olana yorum yapmayı tercih ediyorum. Eleştiriyorsak, o şeyi aslında seviyoruzdur (kıymet veriyoruzdur) belki de. Sevmiyorsak zaten eleştirmeye gerek de duymayız.

Ben The Sims’i her haliyle sevdim. Her jenerasyonun kendine has güzellikleri vardı elbette. Çıtamız evvela The Sims 2 ile yükselmeye başladı. Haliyle ardından çıkacak olan jenerasyon için beklentiler büyüdü. Ve sonunda The Sims 3 ile tanıştık. The Sims 2’den sonra The Sims 3’te ilgimi çeken en muhteşem şey, CAS sistemindeki detaylı değişiklikler olmuştu (Bu, The Sims 4’te daha da detaylandırıldı mesela. Ama Create a Style gelmedi. Bir tek buna üzülmüştüm). Fakat asla affedilemeyecek bir şey vardı ki o da kusurlu mu kusurlu Sim genetiği, Sim’lerin saçma sapan hareketleri, animasyonlarıydı. Hele o yandan bakışları yok mu o bakışları, (tabir-i caizse) cin çarpmışa dönmüşe benziyor, beni ürkütüyorlardı! Bu durum, oyundan soğumam için yeterliydi. The Sims 2 kadar başarılı ve karizmatik animasyonların üstüne bu, hiç olmamıştı ve bir türlü düzelmek de bilmemişti.

The Sims 3 ile bütünleşik kasaba/dünya görmüş olduk. Hepimiz kabul ederiz ki bütünleşik kasaba, bir oyuncu için çok cazip bir sistem. Ama bir o kadar da dezavantajlı… Çünkü ne kadar Tanrıcılık oynarsanız oynayın, en fazla birkaç Sim’in peşinden koşturabilirsiniz ve geriye kalan onlarca Sim, bir nevi boş yere performans düşüklüğü demektir (görüş alanından uzağa düştüklerinde her ne kadar düşük kaliteli “mesh”lere dönüşseler de). Benim için en önemli olan şeylerden biri de performanstır. İyiden iyiye düşmüştü gözümden, The Sims 3. Onu sevmeyi çok denedim; hatta bir iki yıl sonrasında bile denedim ama başaramadım. Nasıl başarabilirim ki? Oyuna devasa yenilikler getirecek olsa bile oynayacağımız şey yine bir “SİM”den ibaret. O Sim olmadan o yenilikleri deneyimleyemeyiz. Ve o Sim’ler kusurlu olduktan sonra o yeniliklerin tadını çıkartamazdım (“özürlü” deyip de sanki özürlüleri aşağılıyormuş gibi görünmek istemiyorum, çünkü öyle değil ve üstelik bu, onların elinde olmayan bir şey ama bu oyundaki insanların hareketleri, Electronic Arts’ın elinde). Sizler belki The Sims 1 misali kuş bakışı açısından oynadığınız için bu kusurları görmezden gelebiliyorsunuzdur, ama benim için “kadrajda konuya vurgu” ön plandadır; çünkü ben bir sinemacıyım. O yüzleri ve yüzlerindeki her türlü duyguyu hissedebilmem, sanki yapmacıklarmış gibi antipati duymamam gerekir. Bu sebeplerden ötürü The Sims 3, benim için gerçek bir hayal kırıklığıdır. Bu yüzden eklentilerin ne kadar zengin olduğu konusunda bir fikrim yok çünkü dediğim gibi, yeniliklerin tadını çıkarmamıza olanak sağlayacak sanal insanlar kusurluydu ve ben bu yüzden The Sims 3’ün eklenti içeriklerinden (ve hatta The Sims 3: Late Night sonrasındaki güncellemelerinden dahi) bihaberim.

The Sims 4 ilk duyurulduğunda sanki geleceği görmüşcesine anlamıştım, muhteşem olacaktı (belki “bütünleşik kasaba” gelmeyecekti ama içinde olduğumuz dünyanın, bir nevi şehirlerinde dolaşabiliyor olacaktık ve sadece bir şehirden diğerine gitmek için, bir “loading” ekranına maruz kalacaktık ve performans için en iyisi de bu olacaktı). The Sims 3’ün aşılamamış Sim kusurlarını ortadan kaldıracak bir oyun olacaktı. Nitekim öyle oldu. Harika mimikler, gerçekçi hareketler… Sırf bu yüzden bile The Sims 4, şimdiye kadar gelmiş geçmiş EN İYİ jenerasyondur. Neden biliyor musunuz? Çünkü oyunu genişletmek, yalnızca Electronic Arts’ın çıkarttığı paketlerle sınırlı değil. Custom Content dediğimiz bir gerçek var ve üstelik bir sürü “Script Mod” kodlayıcısı da mevcut (Ayrıca The Sims 4’e tasarım / modifikasyon hazırlamak, diğerlerine oranla daha basit değil mi? Bence öyle). Ama bir jenerasyonun Sim genetiği ve animasyonları kusurlu olduğunda, onu düzeltmek imkansız gibi bir şeydir. Bana kalırsa The Sims 4’ün en büyük talihsizliği, “oyunu hep canlı ve güncel tutmak adına” bu kadar kısa sürede minik minik paketler oluşturmaya odaklanmasıydı. Eğer uzun vadeli (büyük) paketlere odaklanıyor olsaydı, belki de tek seferde vurgun gibi genişlemelerle karşımıza çıkacaktı. Ve bu da hepinizin “daha canlı ve daha meraklı” kalmasına olanak sağlayacaktı. Hatta şu kadarını söylemem bile yeterliydi aslında: Yok şu “stuff”ı, yok bu “stuff”ı yerine bunları harmanlayan büyük paketleri daha uzun sürede daha yüksek fiyata (örneğin bir eklenti olarak) çıkarsalardı, daha çok heyecanlanacak ve “genişlemiş” bulacaktınız. Bu arada benim en çok sevdiğim ilk üç eklenti, sırasıyla Get to Work, Vampires, City Living.

Benim için, Fitness Stuff dışında bir gereksizlik söz konusu değildir. Tek sıkıntı, biraz fazla para hırsı, hepsi bu (belki de gerçekten fakirlerdir! Hehe ?). Yoksa oyunumuz güzel ilerlemekte. Yavaş dahi olsa güzel ilerlemekte. Sizler, gelen genişlemeler için isyanlarınızı sunmaya devam edin; EA bunları elbette ki dikkate almak zorunda kalacaktır ve böylece, oyuncu çoğunluğunun isteğine uygun önemli paketler hazırlamaya çalışacaktır. ❤ Ve umarım Burkay’ımızın dediği gibi “oyun motoru açısından sıkıştıkları için tam anlamıyla genişletemiyorlar ve böyle minik minik paketlerle idare ettirmeye çalışıyorlar” gibi bir durum söz konusu değildir. Eğer öyleyse yandık tabi…

Ne olursa olsun, Sims ile kalın. Mucuk mucuk. ?