Selamlar! Yeni bir etiket başlatalım diyorum: #başımızagelenler! Bu etikette hep birlikte The Sims oynarken yaşadığımız saçma olayları anlatalım. Siz bu etikette Facebook grubumuzda beni etiketleyerek katılabilirsiniz, böylece bir sonraki “Başımıza Gelenler” yazımızda sizin de başınızdan geçenleri anlatmış oluruz. Öncelikle başınıza gelen şeyler kendi seçimlerinizden kaynaklanmıyor olmalı. Yani Cowplant’le oynarsanız sizi yemesi çok doğal… Ama Siminiz işe gidip bir daha dönmediyse bu işte bir terslik var demektir… Yani daha çok oyunun hataları üzerinden yaşadığımız olayları anlatacağız!
Hadi başlayalım o zaman!
Get Famous’ı bilgisayarıma yükledikten sonra hem oyundaki yeni terimlere adapte olmak için hem de merak ettiğimden kendime yeni bir aile oluşturdum. Tabi bu aile tek bir Sim’den oluşmaktaydı. Ben apartman yaşamını çok sevdiğim için bu kızımızı bir apartmana yerleştirdim. E, bir de hilesiz oynamak istiyordum. Yani para önemli bir detaydı diyebiliriz. Her neyse… Apartmana taşınır taşınmaz kendime bir stüdyo kurarak Simimi içerik üreticisi ilan ettim. Bol bol canlı yayın yaparak, video çekip editleyerek para ve ün kazanıyordum. Para kazandıkça da evimi harika bir şekilde dekore ettim. Sonsuza kadar o evde yaşayabilirdim hatta… Evin fotoğraflarını aşağıya ekliyorum.




Sonra bilin bakalım ne oldu? Yemek masasının arkasından fareler, buzdolabının arkasından böcekler çıkmaya başladı. Sürekli evde bir şeyler bozuluyordu, parkeler gıcırdıyordu… Ben de haliyle ev sahibini arayarak durumu kontrol etmesini istiyordum. İşin güzel yanı ev sahibi geliyordu. Ama durumu düzeltmek yerine evimden herhangi bir eşya çalıp gidiyordu. İlk geldiğinde dekoratif bir sepet çaldı mesela… Ama asla durmadı, sürekli bir şeyler çalmaya devam etti. E, ben de haliyle artık ev sahibini çağırmamaya başladım. Evin dizaynı çok hoşuma gittiği için orada kalmak istiyordum ama Simin ruh hali sürekli kötü olduğu için taşınmaktan başka da çarem yoktu. Çünkü kendi çabalarımla da evdeki böceklerden ve farelerden kurtulamamıştım. Ben de taşınmaya karar verdim. Ama inanın, bu ev sahibi beni sinir ettiği için paramı kuruşu kuruşuna geri almak için evin iç duvarlarını bile yıktım. Sonuçta hilesiz oynarken birkaç Simoleon’a deli ihtiyacımız oluyor…


Neyse, kendime daha küçük ve sevimli bir apartman dairesi buldum. Görünene göre hiç de sorunu yoktu. Ne böceğim ne de farem vardı. Ben de biraz daha para kazanıp Simime bir evcil arkadaş edindim. Minik kedim de normal değildi tabi ki… Benim kendi Simim ne derse tersini yapıyordu. Oyuna sonradan eklediğim Simler kediyi eğitebildiği hâlde; sahibi bir şeyi tırmalamamasını 100 kere söylese de dinlemiyordu. Kediyi evden atmayı düşünmediğime göre birçok kez eşyaları yenilemek durumunda kaldım… Tabi, tek sorun bu da değildi. Apartmanda karşı komşum sürekli gürültü yapıyordu. Kapısından sürekli kavga gürültü efektleri, kahkaha sesleri, Woohoo kalpleri fışkırdığı için saç baş magazincilerin önünde kavga etmek zorunda kalmıştık…

Sonra Sim’im harika bir şekilde çalışmaya devam etti. Yeterince ün kazandığına emin olduğumda aktris olması için onu ajansa kayıt ettirdim. Sürekli çekimlere gidip geliyor ve güzel paralar kazanıyordu. Para kazandı, kazandııı… Sonra artık evlenmesi gerektiğine kanaat getirdim ve oyuna kendi yaptığım bir Sim ekledim. İkisi evlendikten sonra aynı evde bir süre daha yaşadılar. Bu arada hilesiz oynayarak 150.000 Simoleon gibi bir bütçeye ulaşmıştım bile…

Bu kadar para kazanmışken apartmanda yaşamaya devam etmek istemiyordum. Ünlülerin yaşadığı kasabada küçük bir ev alarak orada yaşamaya başladık. Tabi ki Sim’in takıntılı hayranları sürekli gelip çöp kutusunu deviriyor, evin etrafında koşturup duruyordu. Buna rağmen tekrar para biriktirene kadar uzunca bir süre burada yaşadık. Ev partileri verdik, bayramları kutladık… Yeterince paramız olduğundaysa ünlülerin yaşadığı o lüks villalardan birine taşındık! Yani böyle söyleyince çok gerçekçi gelmeyebilir belki ama ilk defa hilesiz bu kadar para kazandığım için kendimle gurur duyduğumu belirtmek isterim.

Yeni evi tamamen baştan dekore ettim. Her bir odasını üşenmeden düzenledim ve gerçekten çok çok güzel oldu. Kendimize yatılı bir yardımcı tuttuk ama kendisi gün içinde sürekli uyuduğu için biz uyurken evin etrafında geziyor, yatak odamızdaki koltuğa oturup kitap okuyordu. Sonrasında Simler çocuk sahibi olmaya karar verdi (hiçbir etkim yok -,-). Sonuç olarak çok yaramaz bir oğulları oldu ve uzunca bir süre onu eğitmekle uğraştım. Ondan sonra ikinci çocuğa karar verdiler ve bu sefer de güzel bir kızları oldu. Sonra bilin bakalım her şey nasıl yolunda gitmedi…

Oyunu kaydedip çıktım ve bir sonraki gün tekrar açtığımda büyük bir sürprizle karşılaştım. Oğlumun saçları yeşildi ve bıraktığım görünüşte asla değillerdi… Hemen kapatıp tekrar açtım, çünkü bu Türk taktiği hep işe yarar. Ama bu sefer işe yaramadı. Çünkü duvarlarda çocukların fotoğrafları olmasına rağmen çocuklar hiç doğmamıştı. Sim’im hamileydi ve aralarında yaş farkı olan eski çocuklarını yeniden ikiz olarak doğurdu. İkisi de aşırı yaramazdı ve kadın asla yetişemiyordu. Baba Sim uykusuzluktan ölmek üzereydi, evin yardımcısı sürekli bir yerleri temizlemek zorunda kalıyordu…
İşte tam da bu noktada, artık yeter dedim. Çünkü bir oyunda yaşayabileceğim tüm saçma olayları yaşamıştım ve uzunca bir süre Sims oynamak istemiyordum… O zamandan beri gerçekten oynamıyorum desem inanır mısınız?
Sim Dünyası Facebook grubumuzda #başımızagelenler etiketli gönderilerinizi bekliyorum! Gruba katılmak için buraya tıklayın!
Yaa yazının sonuna kadar gülen bir yüz ifadesiyle geldim ama son satırlarda için cız etti. 😢 Geçmiş olsun. Bu arada gerçekten mükemmel bir seri olmuş, çok eğlenceli. 😍😋
bi tanesin 😍
wouww büşra müthiş yazmışsın bayıldımmmm.Çok güzel bir hikaye olmuş😍
Teşekkür ederim, hepsi gerçek maalesef 😍
Bu hashtag i görünce aklıma big sisterdaki ablayı plant sim yaptığım geldi KJALSDKFSDFLAK
😂😂
Ve dırırırı! 😂